1 Haziran 2013 Cumartesi

HABER YAZIM "İPEK YOLU'NUN ŞİRİN DURAĞI"

İPEK YOLU’NUN ŞİRİN DURAĞI


Değişik yerler görmek, farklı kültürler tanımak en büyük zevklerimden biridir. Bu değişik yerler görme merakıma, isteğime Mudurnu eşlik etti. Mudurnu’ya iki kere gitme şansım oldu. İlk gidişimde şirin, sıcak insanların bulunduğu Mudurnu’nun merkezini gezerken, ikinci gidişimde tarihi solumak amacıyla Mudurnu’nun da duraklık yaptığı tarihi İpek Yolu’nda yürüdüm. 
Yolculuk Başlasın
Yolculuğumuz Bolu’dan başlıyor. Özel arabası olmayıp toplu taşımadan yararlanacaklar için Bolu merkezden otobüs kalkıyor, öğrenci için bilet fiyatı 5 buçuk lira iken, tam bilet fiyatı 7 lira. Bolu sınırlarından çıkmadan sol tarafta sizi Akkaya travertenleri karşılıyor. Yolculuk 50 km' lik yol boyunca genellikle ağaçların eşlik ettiği bir doğada gerçekleşiyor.

TEKFUR KIZI MODERNA’NIN ADINI VERDİĞİ İLÇE
Mudurnu Bitinyalılar zamanından beri var olan; geçmişte Frigyalılar, Lidyalılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılara ev sahipliği yapmış köklü, eski bir kasaba. Mudurnu adını Bursa tekfurunun kızı Matarnı (Moderna)adına yapılan kaleden aldığı ve günümüze Moderna adının söylene söylene Mudurnu olduğu düşünülmekte.
Yöre köylerine, Selçuklu döneminde başlayan ilk Türkmen yerleşimleri Ertuğrul Gazi ve Osman Bey dönemlerinde yoğunlaşarak devam etmiş. Osman Bey Samsa Çavuş’un yardımlarıyla Mudurnu’yu topraklarına katmış.
Mudurnu Kurtuluş Savaşı’nda, Kuvay-i Milliye’ye destek verip, bu nedenle de Atatürk’ün teşekkür telgrafıyla onurlandırılmış bir kasaba.24 Ekim 1920 tarihinde gönderilen telgrafta şu ifadeler yer almaktadır:“Sevgili Mudurnulular! Kurtuluş savaşının en zor günlerinde Kuvay-i Milliye’ye verdiğiniz destek ve gösterdiğiniz kahramanlığa teşekkür ederim.”

TARİHE YOLCULUK YAPTIRAN ilçe

Bolu’dan Mudurnu’ya doğru girerken ilk aşamada Mudurnu insanın önemli geçim kaynaklarından olan tavuk çiftlikleri göze çarpıyor. İlçede ilerledikçe içinden derenin aktığı Osmanlı mimarisine sahip yapılar göze çarpmaya başlıyor.

           
 Gezip görmeniz gereken tarihi mekanlar arasında şunlar sayılabilir:

    Yıldırım Beyazıt’ın Bolu şehzadeliği döneminde M.1374 yılında yapılmış olan ve 600 yılı aşkın süreye rağmen hala dimdik olup, kullanılabilir durumdaki Osmanlı erken dönem mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Yıldırım Beyazıt Camii.Cami Mudurnu’nun tam merkezi bir yerinde bulunuyor ve geniş kubbesiyle dikkat çekiyor.








  Yine Beyazıt’ın şehzadeliği döneminde yapılmış olan günümüzde de hizmet vermeye devam eden 
Yıldırım Beyazıt Hamamı.





                                                                                                                                                                                               
    Bir rivayete göre; Kanuni Mudurnu’da büyük bir 
cami yaptırılması için talimat vermiştir fakat cami kendisinin istediği büyüklükte olmadığı için beğenmeyip kapısına kilit vurdurmuştur. Kanuni’nin vefatından 50 yıl sonra ibadete açılabilen Kanuni Sultan Süleyman Camii. Cami derenin kenarında bulunmaktadır. Cami yanında bir de türbe mevcut.
      Kanuni Sultan Süleyman Camii’nin hemen yanında bulunan Osmanlı sivil mimari eserlerinden olan Armutçular Konağı da görülmesi gereken yerlerden biri. Konağın içine girme fırsatını yakalayamasam bile dış görünüşü bile insanı etkiliyor. Konağın ahşap balkonlarında yer alan oymalar “keşke bu konakta yaşama şansım olsaydı” dedirtiyor insana. Diğer konaklar arasında Keyvanlar Konağı, Hacı Şakirler Konağı sayılabilir. Konakların çoğu turizme kazandırılmış ve turistlerin konaklamasına hizmet ediyor.

      Mudurnu’nun doğusunda bir yamaç üzerinde bulunan tarihi saat kulesi şirin ilçeyi kuş bakışı izliyor. Araştırmalarıma göre saat kulesi,1890-1891 tarihlerinde ahşap olarak yapılmış,1900 yılında çıkan yangın sebebiyle 1905 yılında çevreden getirilen taşlar ile Mudurnu Hapishanesi’ndeki mahkumlara kule yeniden yaptırılmış ve Mudurnulu demirci ustasının yapmış olduğu saat takılmış. Saat kulesinin korunması için 1990 yılında ahşap ile kaplanmış ve tarihe tanıklık etmeye devam etmekte.Saate ulaşmak için çıktığınız yol sizi zorlasa da tepeye vardığınızda Mudurnu’yu kuşbakışı seyretmek “bu manzara bu zorluğa değer”dedirtiyor.


İPEK YOLUNDA TARİHİ SOLUMAK
Mudurnu tarihi İpek Yolları’nın duraklarından biri olmuş geçmiş tarihlerde ve bu yolda yürüme şansını Bolu İl Gençlik Merkezi’nin düzenlediği etkinlik çerçevesinde yakaladım. İpek Yolu denilince aklımda kenarında han, kervansarayların bulunduğu bir yol canlanırdı. Fakat yürüdüğümüz yol bu hayalime uymadı. Yürüyüş Yeniceşıhlar mevkinden başlayıp söylenene göre 6 km sürdü. Kullanılan parkurun taşlı olması insanı biraz zorlasa da yeşil bir doğanın size eşlik etmesi güzel bir duyguydu. Ayrıca geçmiş zamanlarda atların, eşeklerin, develerin sırtında yüklenilen yüklerle insanların bu yolu kullandığı hayali beni tuhaf hissettirdi. İpek yolunda tarihi soluduğum havasını vardı.

ÜNLÜ halk BİLİMCİNİN ADININ VERİLDİĞİ KÜLTÜR EVİ

Pertev Naili Boratav Kültür Evi arkadaşlarla rastgele girdiğimiz ve çok memnun olarak ayrıldığımız bir yer. Kültür evinin çalışmalarıyla Mudurnu Kültür, Turizm ve Dayanışma Derneği’nin gönüllüleri ilgileniyor. Burada Mudurnu insanının eski yaşam biçimini göz önüne seren giysiler, kap, kacaklar, eşyalar; Mudurnu’nun geçmişi canlandıran fotoğraflar; kültür evine ismini veren Türkiye’de üniversitelerde ilk halkbilim kürsüsünün kurulmasına öncülük eden, halk edebiyatı alanında yaptığı çalışmalarla ön plana çıkan, çocukluğunu ve gençlik yaşamının ilk zamanlarını Mudurnu’da geçiren Pertev Naili Boratav’ın yaşamını anlatan fotoğrafların, yaptığı yazışmalarının yer aldığı bölümler var.



MUDURNU GEZİLERİNDEN AKLIMDA KALANLAR
            Mudurnu’da gezerken sıcakkanlı insanların size “Hoş geldin” diye seslenmeleri, misafirperverlik göstermeleri hoş duygular yaşatıyor size. Tarihi sokakları, içinden geçen deresi, tarihi evleriyle bir tarihi yolculuğa çıkıyorsunuz. Mudurnu gerek doğası gerek tarihiyle benim beğenimi kazanan bir yer. Bundan sonra Mudurnu’nun tavuk çiftliklerinin yanında tarihi ile de ön plana çıkartılması gerekiyor bence.
Toplumumuzda bir söz vardır yediğin içtiğin senin olsun gezdiğin gördüğünü anlat. Bende bu yazımda gezdiğim, gördüğüm yerleri anlatmaya çalıştım. Ama Mudurnu’nun geleneksel yemeklerinden yememek içimde ukde kaldı. Eğer ki üçüncü bir defa gidersem geleneksel yemekleri tatmak istiyorum.
Eğer ki bir daha gitme şansım olursa cumartesi günü yerli halkın ürünlerini satışa sunduğu pazarı görmek arzusundayım. Ayrıca hala Ahilik sisteminin yaşatılmakta olduğu Mudurnu’da Ahilik hakkında ayrıntılı bilgiler almak istiyorum.
Son söz olarak bu şirin ilçeyi görmeniz tavsiye etmekteyim…
(Değerli Okuyucular bu yazı benim gezi hatıralarımdan ve Mudurnu belediyesi ve kaymakamlığının katkılarıyla hazırlanmış olan “Mudurnu Gezi Rehberi” adlı broşürde yer alan bilgiler çerçevesinde hazırlanmıştır. Ayrıntılı bilgi için bu broşürden yararlanabilirsiniz.)
                                                    YAZI:AYŞEGÜL BAYSAN
                

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder